Yeni Ortadoğu haritasında Kürdlerin hangi koşullar altında nasıl bir siyasal ve hukuki düzen çerçevesinde yer alacağını belirleyecek olan yerel ve uluslararası aktörlerdir. Elbette bu durum Kürd siyasetinin ve bizatihi Kürdlerin bu planlamada rol üstlenmeyecekleri anlamına gelmez.
Kuşkusuz Kürd siyaseti zorluklarla dolu bir dönem geçirmektedir. Karşılaşılan bu zorluklar üç temel eksende gerçekleşmektedir. İlk olarak uluslararası aktörlerin sürece ilişkin planladıkları kompozisyona nasıl uyum sağlayacakları, bölgesel ve yerel aktörlerle ilişkilerinin ne yönde geliştirebilecekleri ve son olarak parçalı halde yürütülen siyasi, askeri, ekonomik ve politik belirsizliğe dayalı sorunların ulusal bir perspektif kapsamında nasıl çözülebileceğidir.
Tüm bu zorluklara rağmen Kürdler için yeni bir sayfa açılıyor. Yüzyıl önce parçalanarak târumâr edilen Kürdistan coğrafyasında, Kürdler yavaş yavaş kendi geleceklerine ilişkin siyasal bir arayışa yönelik adımlar atmaya başladı. Birer suni devlet olan Irak ve Suriye’nin bu yeni düzen içinde bir daha eski Suriye ve Irak olmayacağı söyleniyor. Her iki bölgede de Kürdler için önemli fırsatlar sözkonusu. Irak zaten şu an itibarıyla Kuzey’de Kürdler, Güney’de Şiiler ve ortak kesimde Sünniler olmak üzere üç parça halinde. Suriye’de de benzer bir durum sözkonusu. Uzun süreceğe benzeyen bu gelişmelerin Kürdlere ileriki süreçte farklı neleri getireceği konusu tam olarak bilinmese de verili duruma bakıldığında ve toplumsal beklentilere uyumlu bir politikanın yürütülmesi halinde bölgenin egemen statükocu devletlerine karşı kalıcı avantajlar elde edebilecekleri yönündedir.
Güney Kürdistan kısmen bu ulusal ve siyasal uyumluluğun geldiği noktayı gösterir. Zira siyasi partiler, merkezi hükümeti dönüştürmenin yanı sıra onun merkeziyetçi yapısının dışında gerek anayasal ve gerekse de siyasal bölgesel bir yapılanmaya giderek kendi egemenliklerini elde etmiş oldular. Haliyle yeni Ortadoğu düzeninde Güney Kürdleri iç işlerinde anayasal, ulusal, demokratik ve çokkültürlü politikalar üreterek, kiminle ittifak yapacakları ve kimlerle geleceğe ilişkin daha somut ve pragmacı adımlar atmayı belirlemede önemli bir eşiği aşmış oldular.
Kürdler dikkate alınmadan bölgesel ve uluslararası güçlerce coğrafyanın yeniden çizilemeyeceğini ve politik düzenin kurulamayacağını söylemek mümkün. Bunun neticesinde yeni Ortadoğu düzeninde Kürdler olmaksızın fay hatlarının ne denli kırılgan olduğu anlaşılmıştır. Doğrusunu söylemek gerekirse, yeni düzende varolabilme Kürdlerin fedakârlığına, ferasetine ve ortak paydalar üretmelerine bağlı olmakla birlikte, uluslararası güçlerin de desteğine ihtiyaç olduğu bir gerçek.